Son Anda Feribot İle Yunanistan’dan İtalya’ya

Iasmos BP, Yunanistan çadır
Iasmos BP’de uyuduğumuz yer

Sabah uyandığımızda gece yağan hafif yağmurun ardından çadırımızı toplamaya başladık. Üstü kapalı, rüzgar almayan bir yere çadırı kurduğumuzdan çok sıcak bir uyku çekmiştik. Geceki aşırı rüzgar ve olası yağış ihtimalinden ötürü çadırımızı, araba yıkamak için yapılan üstü ve yanları kapalı bölüme kurduk.

Yunanistan petrol
Iasmos BP

Iasmos şehrindeki petrol istasyonundan Hüseyin abi ile yola çıktık.  Havanın erken kararmasından dolayı bir iki mola sonrası Igoumenitsa yakınlarına kadar vardık.  Yolculuğun buraya kadarki kısmı Selanik’e kadar olan yolu bildiğimizden muhabbetle, sonrasında ise sohbete yolların güzelliğini izlememiz eklenerek devam etti.

Yunanistan yolları
Yunanistan yolları

Yunanistan üzeri İtalya’ya giden taşımacılık firmaları, Igoumenitsa veya yakınlarındaki acentelerden bilet satış işlerini hallediyorlar. Biz de  Kristalopigi’de bulunan petrol istasyonlarının birine (Savaş) geldik. Petrol istasyonuna geldiğimizde yağmur henüz yağmaya başlamıştı. Gelmeden önce eskiden bu istikamette çalışan bir şoför abimizle konuştuğumuzda şoför, yanındaki misafiri için “ikinci şoför” bileti almak istediğini söylediğinde 15€ karşılığında bilet kesildiğini söylemişti. Bu konuyu ne yol boyunca sorduğumuz şoförler ne de Hüseyin abi biliyordu. Petrolün sahibi, aynı zamanda bilet işleriyle ilgilenen Savaş, uluslararası tır ehliyeti olmadan biletin alınamayacağını söyledi. Hava karardı ve bizim son şans olarak limanda ikinci şoför biletini kestirmemiz lazımdı. Diğer türlü kişi başı minimum 50€ olan biletler, uçak bileti almak yerine otostop çekmeyi seçen bizi maddi anlamda çok üzecekti. “Gidemezsek oraya varınca düşünürüz bir yolunu.” deyip Hüseyin abi ile limandaki gümrük kapısına kadar devam ettik.

Igoumenitsa Feribot Limanı

Igoumenitsa Limanı

Liman, mülteci sorunu oluşmadan önceki yıllarda tek terminal olarak iş yapıyormuş. Tır şoförleri araçlarıyla gümrükten geçtikten sonra buraya gelip biletlerini alıyorlarmış. Hüseyin abi ile bir araçta şoför dışında iki kişi geçemeyeceğimizden numarasını alıp, terminalde buluşmak üzere sözleşip ayrıldık. İlk planımız aracıyla geçtikten sonra terminale gelip, bizimle birlikte gişeden “ikinci şoför” biletini almayı denemekti. Terminale gidip gişeye, buraya tırla geldiğimizi ikinci şoför biletini nasıl alacağımızı sorduğumuzda bize ikinci terminale gitmemiz gerektiğini söylediler. İkinci terminal mi?!

Igoumenitsa Limanı

Planda olmayan bu durum sonucu çantalarımızı sırtlayıp ikinci terminale gittik fakat ikinci terminale araç girişlerin olduğu taraf dışında giriş yok. Daha doğrusu çıkış yapılan bir kapı var fakat içeri girdiğimizde, kurşun geçirmez bir camın arkasında duran polis bizi direkt dışarı çıkarttı.

İkinci şansımızı, bizi İtalya’ya götürmeyi teklif eden Iasmos BP’deki iki şoförü gümrük kapısında beklemekten yana kullandık. İki şoförü beklerken birden yağmur yağmaya başladı. Montlarımızdan geçecek kadar sağanak yağmasa da çantalarımızın ıslanmaması için hemen yağmurluklarını geçirdik.

İnsan Kaçakçılarıyla Ayak Üstü Konuşmamız ve Gözlemlerimiz

Bahsettiğimiz iki şoförü beklediğimiz yer liman gümrüğüne yakın, otoyol kenarı, bir tarafı şehre giden diğer tarafı ormanlık tepe olan bir nokta. Hava karanlık, sisle karışık bir yağmurla beraber kocaman çantalarımızla yolun kenarında beklerken orman içinden iki kişinin çaktırmadan bize doğru geldiklerini farkettik. Bize değil de etraftaki insanlara, bize geldiklerini çaktırmaz bir havaları vardı. Zaten çok fazla insanın da geçtiği bir yer değildi burası. Sadece araç trafiği oluyordu. Yanımıza gelen esmer, 20li yaşlarda iki kişi, önce Kürtçe, sonra Arapça bize Kürt veya Arap olup olmadığımızı sordu. Türk olduğumuzu söyleyince İngilizce konuşmaya başladık. “Bize ihtiyacınız var mı?, İsterseniz sizi İtalya’ya geçirebiliriz.” temelli birkaç cümlelik karşılıklı konuşmamızdan sonra bizden olumlu tepki alamayınca koşarak tepeye doğru koştular.

Bahsettiğimiz nokta tam olarak burası. (Fotoğraf Google Maps Street View’dan alınmıştır.)

Havanın karanlık olmasından ötürü ilk bakışta tepenin üst tarafında insanlar seçilemiyordu fakat yağmurun artmasıyla birlikte hava soğuyunca yanan ateşi hemen görebildik. Ateşin yanmasıyla birlikte orman içinde bekleyen, sağa sola yürüyen en az 10 kişi gördük. Bazen konuşuyorlar, ıslık ve bağrışmalarla dolanıyorlar, bazen de sessizce bekliyorlardı.

Fırsat bulduklarında limana girmek için bekleyen tırların buldukları boşluklarına insanları sıkıştırıp, gemiye bindirmeye çalışıyorlar. Bunun en büyük sıkıntısını ise ne yazık ki şoförler yaşıyor. Haberleri olmadığı halde binlerce euro ceza ödeyen, hatta hapis cezası alan şoförler dahi var.

Yunanistan – İtalya (Igoumenitsa – Bari) Feribotu

Yunanistan’dan İtalya’ya otostop ile gitmek için Igoumenitsa – Bari feribotunu kullanmak; hem keyifli bir deniz yolculuğu hem de tek araç ile gidebilmek açısından en mantıklı yollardan biri.

Superfast

Superfast firması, Adriyatik Denizi üzerinde çalışan birkaç feribot firmasından biri. Her gün saat 00:00’da Igoumenitsa limanından Bari ve Ancona limanlarına giden gemiler hareket ediyor. Bilet fiyatları ve saat, yer bilgisi için linke tıklayabilirsiniz. Normal biletler salonda yolculuk için 60€, koltukta seyahat 71€, bizim kaldığımız 4 ranzalı kabinlerin fiyatı ise 121€.

Gemi içinde ortak salon, restaurant, mağaza, havuz, kamaralar vb. birçok bölüm var. en alt üç katı sadece araç alıyor.

Feribot

Bilet Alma Sürecimiz

İki kaçakçı yanımızdan ayrıldıktan kısa bir süre sonra daha önce karşılaştığımız şoförler limana geldiler. Kendilerine iki araca birer kişi olarak binerek geçirmelerini istediğimizde alamayacaklarını, gümrük polisleriyle konuşmamızı kabul ederlerse alabileceklerini söylediler.  Polislerle konuşmaya önden hızlıca Ezgi gitti. 3 tane gümrük polisine derdimizi anlattık. Biri “Otostopçu bunlar.” diyerek gülümsedi. İçlerinden bir tanesi alaycı bir tavırla gidip terminalden bilet almamızı söylüyordu. Ne kadar bildiğimizi ama daha ucuza bilet almak istediğimizi, diğer türlü gidemeyeceğimizi söylesek de alaycı tavrını sürdürmeye bizi kovmaya devam etti. Adamın o tavrının üstüne Ezgi’yi adamın üstüne atlayacakken havada nasıl tuttuğumu asla unutamıyorum. 🙂

Bunun üstüne geri mi dönelim, gece burada uyuyup sabah mı bir çaresine bakalım diye düşünürken Hüseyin abiyi son kez aramaya karar verdik. Arayacaktık ama aldığımız numaranın başındaki ülke kodunu almadığımızı farkettik. İtalyan hattı olduğunu biliyorduk ama internetimiz olmadığından ülke koduna bakamıyorduk. Nasıl bulacağımızı düşünürken arkadaşımız Gökçen’i arayıp ondan öğrendik.

İtalya Feribot biletlerimiz

Hüseyin abiyi arayıp, 50 – 60 euroya bilet alamayacağımızı, bizim için bilet satış görevlileriyle konuşmasını rica ettik. İlk kez o gün tanıdığı biri için o kadar uğraşacak insan sayısı sınırlıdır. Hüseyin abi bir kaç dakika sonra bizi aradı ve birimizin pasaport ve ehliyetlerle ikinci terminale gelmesini istedi. Yağmurluğumu giyip, Ezgi’yi ilk terminalde bırakıp yağmurda koşarak ikinci terminale gittim. İkinci şoför bileti için iki şoföre ihtiyacımız olduğunu farkedince az önce bahsettiğimiz iki şoförden biri de geldi. Birinin ehliyetiyle birimize, diğerininkiyle öbürümüze biletleri kestirdik. Bilet satış görevlisi bana ehliyeti gösterip yarım yamalak Türkçesiyle, “Yok kamyoooon, bu taksiii…” dedi. “Kamyon, kamyon, öğrenci bunlar para yok” deyip pasaportlarla birlikte birkaç dal sigara uzatınca bizim biletlerimiz 15er €’ya kesilmiş oldu.

Feribota Giriş

Feribota girmeden önce 2 saat kadar bir vaktimiz vardı. Hüseyin abinin ehliyetiyle bana, diğer abinin ehliyetiyle Ezgi’ye bilet almıştık. Fark etmeyeceğini düşündüğümüzden çok da önemsememiştik. Çantalarımızla normal yaya geçişine geldiğimizde x-ray cihazından geçmemiz gerekiyordu. Çantamızda bulunan küçük kamp tüpünü polis, güvenlik gerekçesiyle aldı. Çantamızda bulunan yemek yapmalık malzemeleri ne yapacağımızı bilemez bir halde tüpsüz bir şekilde tırlara yöneldik. Terminalden çıktığımız andan itibaren öyle bir yağmur başladı ki saniyeler içinde ıslanmadık yerimiz kalmayacaktı.

Yakındaki tır Hüseyin abinin tırı olduğundan Ezgi’yi oraya bırakıp ben diğer tırı bulmak için koşmaya devam ettim. Diğer tıra ben gittiğimde şoför abi, niye Ezgi’nin gelmediğini ona güvenmediğimizi düşündüğünü söylenip gereksiz alınganlık yaptı. Yağmur dininceye kadar bekledik. Feribota yerleşme vakti geldiğinde abi Ezgi’yi çağırmamı söyledi. Hüseyin abinin daha rahat oda alma planı için Ezgi’nin o tırda kalmasını istiyorduk. Diğer türlü bir odaya dört farklı şoförü rastgele veriyorlardı. Öbür tıra ben döndüğümde abi Ezgi gelmedi diye sinirlenmeye başladı. En son “Sen de çantanı al git abiniz götürsün ikinizi madem.” dedi. Gereksiz alınganlık ve sinir yapmasına anlam verememiştik ama hem yanlış anlaşılmayı düzeltmek hem de gemiye binmeye dakikalar kalmışken bir pürüz çıkmasını istemediğimizden konuşarak yatıştırıp gemiye yerleştik.

Bize kimsenin yapmayacağı kadar çok iyilik yapan Hüseyin abi 🙂

Odalarımızı almış, yataklarımıza yerleşmiştik. Duşumuzu da aldıktan sonra birkaç günlük yorgunluğun üzerine uyumadan önce gemide küçük bir tur atmak istedik. Havanın soğuk ve rüzgarlı olmasından dolayı güverteye çıkamamıştık ama içeride dolanıp localarda biraz oturduk. İkimizin de hayatında yaptığı en uzun gemi yolculuğuydu.

Odamız 🙂

Sabah uyandığımızda güneşli, göz alabildiğine maviliği görmek; böyle bir manzaraya uyanmak çok keyif vericiydi. Umarım daha uzun süreli ve geminin, manzaranın, hatta gemideki havuzun tadını çıkarabileğimiz bir deniz yolculuğuna da çıkabiliriz.

Odamız
Kaldığımız oda
Feribottan manzara
Feribottan Bari açıkları
Mutlu bir güne uyanmanın yüzümüze yansıması 🙂
Son Yazılarımızdan Haberdar Ol!

E-MAIL Listemize kayıt olursanız, haftalık yazılarımızdan haberdar olabilirsiniz !

Bir Cevap Yazın