Üsküp.. Kimimiz için ata vatanı, kimimiz için tarih kokan topraklar. Ortasından Vardar Nehri’nin geçtiği, meydanlarında gezerken heykellerin arasında kendinizi cüce hissedeceğiniz bir şehir Üsküp.
Buraya nasıl ulaştığımızı bir önceki yazımızda anlatmıştık.
O kadar çok heykel var ki, sanki devler ülkesine atılmışsınız gibi. Üsküp’te tanıştığımız Sinan ve Recep’in ilk önce farkedip bize söylemesiyle bizim de dikkatimizi çekti: Şehirde çok fazla Makedonya bayrağı var fakat büyüklüklerinden mi konumlandırılmalarından ötürü mü bilmiyorum, hiç biri dalgalanmıyor 🙂
Trafik kurallarına uymak, gecenin bir vakti bile olsa dikkat etmeniz gereken en önemli şey olmalı. Öyle ki şehrin bazı noktalarında trafik polisleri bekleyip, yayalara kırmızı ışık cezası kesiyor. Kimlikleri toplayıp, yabancı turistlere ceza kesiyorlar, kendi vatandaşlarını gönderiyorlar.
Şehirde Yugoslavya izlerine her yerde rastlamanız mümkün. En çok göze çarpansa tek tip, yüksek ve beton apartmanlar. Şehirde genel olarak yaşadığınız, gördüğünüz her şey Türkiye’nin 90’ları gibi. Arabaların modelleri eski, dinlenen müzikler eski (Tarkan, mezdeke gibi müziklere bile rastladık.)
Üsküp şehir meydanı, Vardar Nehri’nin Türk tarafı ve Makedon tarafı olarak ikiye bölünmüş halde. Makedonlar hem biraz milliyetçilik, hem de bazı sorunlardan ötürü Türklere karşı çok pozitif değiller.
Heykeller
Üsküp için heykellerle ilgili ne kadar şey yazsak bir şeyler eksik kalacaktır. En büyük heykel Büyük İskender’e ait ve bizim dikkatimizi çeken bir şey, (bilmiyorum bunu düşünerek mi yaptılar.) bütün askeri heykeller İskender’in ön tarafında ve İskender’e doğru bakıyor. Bu şekilde düşünmemişlerse bile bundan sonra, bu heykelleri bu şekilde pazarlayabilirler bence 🙂
Tiyatro binasının önünde tiyatroyla ilgili heykeller, opera binasının önünde müzisyen heykeller, kril alfabesini bulan kardeşlerin heykelleri, önemli askeri figürler, filozoflar, bir çocuğun doğumundan büyümesine kadar geçen süreyi anlatan heykel serisi vb. vb. her köşe başında farklı bir şeye rastlayabilirsiniz 🙂
Halk bu heykellere oldukça tepkili çünkü devletin tüm parası bu heykellere yatırılıyor. Zaman zaman, özellikle de yeni heykeller yapıldığında gösteriler, protestolar yapılıyor. Halkın bir kısmı kazandığı parayla ucu ucuna yaşayabilirken, niye bu para savurganlığı anlayamadık. Fark ettiğimiz tek şey, burası hem gündüz hem gece görülmeli. Gece her taraf ışıklanınca büyüleyici bir ortam oluşuyor. O kadar çok ışık var ki, yanımızda sadece cep telefonu vardı ve ışıklardan ötürü kaliteli fotoğraflar çekemedik. Burayı sadece gündüz gördüyseniz, şehri yeterince görmüş sayılmazsınız maalesef 🙂
Makedonya’da Milliyetçilik
Üsküp’e küçük bir ara verip bu konuya da kısa bir şekilde değinmek istiyoruz.
Makedonya’da milliyetçilik, diğer ülkelerden biraz daha farklı bir durumla göze çarpıyor. Ülkede genel olarak her şehirde ve köyde farklı bir millet baskın durumda : Makedon, Arnavut veya Türk. Kim baskınsa o şehirde o milletin bayrağı dalgalanıyor. Yolculuğumuz boyunca kocaman Türk ve özellikle Arnavut bayraklarına rastladık. Türkler bu konuda daha sıcakkanlı davranmayı tercih ediyor fakat, diğer milletler biraz daha fanatik. Daha az Türkiye bayrağı görmemizin sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum. Öyle ki dinlediğimiz birkaç hikayenin özeti; Arnavut köylerindeki Türkler dışlanırken, Türk köyleri huzur açısından daha kabul edilebilir düzeyde.
Bir Gezgin İçin Üsküp
Bir sırt çantalı gezgin için Üsküp, her yönüyle bulunmaz nimettir. Şehri tanımak ve her yerini gezmek, doymak, içmek o kadar ucuz ki ödediğiniz paralara şaşırabiliyorsunuz.
1 – Üsküp, Ucuz Bir Şehir
Genelde kur farkına bakıp yolculuk etmek aldatıcı olduğundan önerilen bir yöntem değildir. Üsküp için durum biraz farklı. Makedonya halkı, yurtdışı bağlantılı iş yapanlar hariç çok fazla paraya sahip değil. Türkiye’den okumaya giden öğrenciler ev kiraları dahil ayda 500TL civarı bir parayla yaşayabiliyorlar. (Yaşam şekline göre bu para değişebilir tabii 🙂 )
2-4 kişinin doyacağı kocaman bir pizzaya 15 TL, 2 kişilik abartılı büyüklükte peynirli börek (burek) + ayrana 10 TL vermeniz yeterli oluyor. Marketlerdeki fiyatlar, birçok duty free (Makedonya Sınırındaki dahil) mağazadan daha ucuz. Hatta üretimi Türkiye’de yapılan çoğu ürün, burada Türkiye’den daha ucuz. Fotoğraftaki pizzayı köprünün Makedon tarafında, Pizza Sezam isimli küçük, büfe tarzındaki pizzacıdan alabilirsiniz. Kime sorsanız tarif eder diye düşünüyorum 🙂
2 – Gezmek İsteyeceğiniz Her Yer Toplu Halde
Bunu söylerken Matka Kanyonu’nu bu başlığın dışında tutuyoruz. Müzeler, şehir meydanı, Vardar Nehri, Üsküp Kalesi, heykeller vs. hepsi yürüyerek, bir yerden başlayıp, gezip bitirebileceğiniz konumdalar. Uygun fiyatlı hosteller de bu noktalara yürüme mesafesinde. Size sadece, cebinizden neredeyse hiç para çıkmadığı, gerçek anlamda “ Az para & Çok hikaye “ bir gezi kalıyor. 🙂
3 – Çift Katlı Otobüslerde Bilet Kontrolü Yok 🙂
Bunun etik olup olmadığını tartışmak yerine size küçük bir ipucu vereyim. Üsküp’te, Avrupa’nın genelinde olduğu gibi otobüse bindiğinizde bileti okuyucuya okutup üzerine bindiğiniz zamanla ilgili bilgiler girmesini sağlıyorsunuz. Yapmanız gereken arka kapıdan binip merdivenlerden direkt yukarı çıkmak. Çift katlı otobüslerde hem önceden duyduklarım, hem de tecrübe ettiğim süre boyunca bir kere bile kontrol olmadı. Zaten görevliler binip alt katta kontrol yapmaya başladığında sesi duyarsınız, bileti okutup onlar gelinceye kadar sıkıntısız yolculuk edebilirsiniz. Bilet fiyatı 35 dinar yüksek olmayabilir fakat sürekli yürüdüğümüz için şehrin farklı noktalarına sürekli otobüs parası vermek bütçeyi yorabiliyor. Bunu yapan sadece siz değilsiniz, Üsküp halkının bir kısmı da bu şekilde biniyor otobüslere.
Dikkat : Tek katlı, normal otobüslerde, ara sıra kontroller olabiliyor. Zaten bunlarda bilet okutma noktaları şoförün yanında olduğu için arka kapılardan binmeniz biraz çeviklik gerektirecek. Oldu da yakalandınız, çok fazla panik yapmayın, kontrolü belediye yaptığı için sınırlarda sorun çıkmıyor. Birkaç ay ödenmeyince de geçmişe dönük borçlar siliniyor.
4 – Güvenli Bir Şehir
Üsküp’te merkezi noktalardaysanız, çok fazla arka mahallelere girmediyseniz bir sıkıntıyla karşılaşmayacaksınız. Bizim otostop, yürüyerek şehri gezme vb. için geçtiğimiz yerlerde başımıza bir iş gelmediyse, (şehrin daha kötü noktaları olduğunu sanmıyoruz) sizin de başınıza bir iş gelmeyecektir. Yurtdışında her zaman turistik noktalarda dikkat etmekte fayda vardır fakat korkmanıza sebep olacak hiçbir şey yok Üsküp’te.
5 – Geceyi Dışarda Geçirebileceğiniz Yerler Mevcut
- Bunun en güvenli şekli otogarın içi olacaktır. Kimsenin kimseye karışmadığı, çantanızı ve değerli eşyalarınızı güvenli şekilde sakladığınıza emin olduktan sonra rahatça uyuyabilirsiniz. Burada uyuyanlar da oluyor zaten.
- Şehrin herhangi bir yerine, parkın bir köşesine çadır kursanız ne olur bilmiyorum ama bir sıkıntı çıkmaz gibi hissettim. Gündür bir polise bu konuyla ilgili danışmakta fayda var.
- Biraz yol gidip, Matka civarına çadır kurabilirsiniz. Aynı zamanda sabah sakinliğinde kanyonu gezmek daha keyifli olabilir.
- Vodno Dağı, üstü kapalı çardakları ve ormanlık alanlarıyla çadır kurma ve çadırsız uyku tulumuyla uyumaya müsait. Fakat aldığımız duyumlara göre aşırı alkol ve uyuşturucu kullananların, özellikle eşcinsellerin (bunu belirtmemiz homofobi içermiyor, yanlış anlaşılmasın), uğrak mekanı oluyormuş geceleri. Bunu gözlemleme şansımız olmadığından sadece duyumlarımızı aktarıyoruz. Sıkıntı çıkmadan gece kalanlar olduğunu da duyduk.
Üsküp Gezimizden Fotoğraflar
E-MAIL Listemize kayıt olursanız, haftalık yazılarımızdan haberdar olabilirsiniz !
Eksiksiz şekilde okudum ve Kasım sonunda ben de oralarda olacağım..Olur da aklınıza farklı şeyler gelirse beni de yeşillendirirseniz sevinirim 🙂