Sofya’dan çıktıktan sonra Niş’e, Belgrad’a, oradan da Drummerlizard (Güneş Akdoğan)‘ı ziyaret etmek için yaşadığı köye gitmeyi planlamıştık. Kendisine de eğer bir aksilik olmazsa gelmek istediğimizi söylemiştik ama rotamız, bulduğumuz tır sayesinde Almanya’ya kadar uzandı. Sofya batı çıkışına gelip biraz bekledikten sonra bizi 10 km. ileriye, daha rahat otostop çekebileceğimiz bir noktaya götürecek olan yaşlı bir amca aldı. Başta Bulgarca konuşuyor sanmıştık ama anlattıkça aslında Türkçe konuştuğunu farkettik. Yaşadığı köyde çok Türk bulunduğundan zamanla öğrenmiş ama çok farklı bir şivesi vardı. Dikkatli dinlemediğimiz zamanlarda Türkçe konuştuğunu bile anlayamıyorduk.
Tırla 2 Gecede Sofya’dan Almanya’ya
Kalotina sınır kapısına yakın bir yerde beklerken bir tane Türk tırı durmadan geçti. Biz, “Aa durmadı.” derken, aynı firmanın ikinci tırı gelip durdu yanımızda. Sefer abi, arkadaki arkadaşına telefonda bizi almasını söylemiş. Biraz hızlı olduğu için kendisi duramamış.
Tırda yola devam ederken şoför abilerin Fransa’ya kadar gideceğini öğrendik. Gitmek istersek Fransa’ya kadar beraber yolculuk edebileceğimizi söylediler. Haftasonu olduğundan bir arkadaşları kendilerini alıp Paris’i gezdirecekmiş. “Gelirseniz beraber gezeriz Paris’i.” dediler. Az önce de söylediğimiz gibi yolculuğumuz Paris’e kadar sürmedi, biz bir şekilde Almanya’ya gidebildik.
Tır Şoförlerinin Günlük Yolculuk Süreleri
Türkiye’de kağıt üzerinde geçerli, sürüş süreleriyle ilgili kuralla olsa da bu kurallar sınırdan çıkıldığı andan itibaren sadece kağıt üzerinde kalmıyor, en küçük bir aksaklıkta şoförün başına alacağı büyük bir belaya dönüşüyor. Bu yüzden yurtdışında bir tıra biniyorsanız bilmeniz gereken birkaç nokta var.
Direksiyon başındaki tüm tır şoförleri, gün içinde toplam 9 saat araç kullanabilir. Her 4-4,5 saatte bir toplam 45 dk-1saat mola vermeleri gerekiyor. Bu 45 dakikaları 15 ya da 30dk. şeklinde yapabilirler. 9 saatlik araç kullanma süresi dolduktan sonra ise 11 saat aralıksız dinlenmeleri gerekiyor.
Bu demek oluyor ki bir tıra otostop çektiyseniz, beş on dakika sonra yarım saatlik bir mola verecek de olabilir; bir saat sonra günlük süresi bitip 11 saatlik molaya geçecek de olabilir.
Ne kadar yol gidecek olursa olsun, bir Türk tır şoförü bulmak demek; bir sonraki mola yerinin Türk tırcılarla dolu olacağının, rahatça yola devam edecek bir araç bulabileceğinizin habercisi demektir.
Bir Tıra İki Yolcu Bindirmek Tüm Avrupa’da Yasak
Bazı ülkeler için polisin tır şoförünü durdurması demek olmadık şeylerden sorun çıkartıp illa ki rüşvet koparmak; bazı ülkelerde ise gerçekten bir kuralsızlık var mı bunu tespit etmek, varsa cezasını yazmak demek.
Bu yüzden Avrupa’da Türk şoförler dışında aracına otostop çeken iki tane genci alanı bulanına zor denk gelirsiniz. Eğer Batı Avrupa’da iki kişiyi birden tırına yolcu olarak alan bir şoför gördüyseniz, bunlar insanlığı bazı şeylerin üstünde gören insanlardır. Genellikle de Türk veya Romandır. Bizi alan veya yollarda tecrübe ettiğimiz şeyler de bu iki milletin şoförlerinin daha otostopçu dostu olduğu yönündeydi.
Sırbistan sınırından itibaren Ezgi arkadaki tıra geçti. İki tır yol boyunca peşpeşe gittik.
Geçen seneki Balkan turumuzun, Türkiye’ye dönüşünde çadır kurup yattığımız, Niş-Belgrad arasındaki petrolün tam karşı caddesindeki petrole geldik. Daha hava kararmamıştı fakat şoförlerimizin yolculuk süresi dolduğundan burada yatmaları gerekiyordu. Beraber oturup bir şeyler yiyip içtik, sonrasında tırların yanına çadırımızı kurup burada yattık.
Hırvatistan-Slovenya Sınırında Birimizin Geçip Diğerimizin Kalması
Bu dinlenme tesisinin sahibi eski yüksek rütbeli bir askermiş. Emekli olunca kendi tesisine, askeriyede eskiyen bu savaş helikopterlerini alıp getirmiş.
Sabah uyanıp tırlara bindikten sonra önce Belgrad yakınlarındaki Çukur Parkta, sonra kahvaltı yapmak için Sırbistan-Hırvatistan sınır kapısında ve yarım saatlik bir sonraki mola için Zagreb’den önce Türk tırcılarca “Ağaçlı Park” olarak anılan dinlenme tesisinde durduk.
Batıya gittikçe yollar yeşilleniyor, Slovenya’ya yaklaştıkça dağlar ve dağ köyleri, ormanlar artmaya başlıyordu. Hatta insanlar, doğal yaşama o kadar dikkat ediyorlar ki otoban kenarlarında ormandan çıkıp gelen, korkmadan otlanan geyikler, ceylanlar görebiliyorduk.
Slovenya sınır kapısına geldiğimizde Ezgi’nin tırı önümüzde, benim bindiğim ise hemen arkasındaydı. Güneş daha yeni batıyordu ki bugünkü hedefimiz Slovenya tarafına geçince 5-10 km. ötedeki petrole gidip, akşam yemeğimizi yedikten sonra uyumak. Ezgi’nin tırı sıkıntısız bir şekilde sınırı geçti ve hemen ileride durup bizi beklemeye başladılar. Tam biz geçecektik ki dorsedeki yük biraz (Biraz dediğime bakmayın bayağı bir yamuktu.) yamuk olduğundan Slovenya polisi bizim park alanına dönmemizi, yükü düzelttikten sonra geçebileceğimizi söyledi. Bu da en iyi ihtimalle bir gün demekti. Birimiz Slovenya’da diğerimiz Hırvatistan’daydık. Sefer abiyle ne yapacağımızı düşünürken Ezgi bu tarafa geri geliyordu.
Biz mecbur çantalarımızı tırdan alıp bir o tarafa bir bu tarafa birkaç kez yürüyerek geçtik Slovenya tarafına. Şoför abilerle onlar işini bitirinceye kadar gidememiş olursak tekrar buluşmak üzere anlaşıp ayrıldık. Hava da karardığından çadırımızı sınırın Slovenya tarafına kurup uyumaya karar vermiştik. Çadır kuracak yer ararken sadece bir nokta bulabildik çünkü yolun devamı tekrar otoban oluyordu ve kenarında boşluk yoktu. Tek bulduğumuz yere kurmak için çadırımızı yeni açmıştık ki arabasından bir şey almaya gelen Sloven polis bizi gördü. Burada çadır kuramazsınız demesin mi!
İkinci bir şansımız yok, mecbur toplanıp otostop çekmeye başladık. Bu saatte kimsenin alacağı yok ya biz yine de bir saate yakın burada otostop çektik. Sonra bir Türk tır şoförünün sınırı geçtiğini gördük. Türk olduğumuz farkedilsin diye el kol hareketleri, bağırarak seslenmeler…
Mehmet Emin abi pencereyi açıp şurada bir işim var park ediyorum gelin deyince koştuk biz de. Avusturya’ya gidiyorsanız Hırvatistan-Slovenya sınırında Türk tır şoförlerini gece bulmanız daha kolay. Çünkü Avusturya’dan gece geçmek maliyeti azaltıyor. 🙂 Sebebini buraya yazmam çok etik olmayabilir o yüzden bize mail veya sosyal medya hesaplarımızdan ulaşırsanız anlatabiliriz.
Mehmet Emin Abi ile Slovenya’dan Nürnberg’e
Akşam yemeği yemeye fırsatımız olmadığından ve Mehmet Emin abinin de mola vermesi gerektiğinden Avusturya sınırında çayla birlikte kahvaltılık bir şeyler yiyoruz. Avusturya’dan çıkıncaya kadar Ezgi uyuyacak bense Mehmet Emin abinin bana anlattıklarını -gerekirse- uygulamak için uyanık bekleyeceğim. Bir nevi nöbetleşe uyumamız gerekiyor.
Sıkıntısız bir şekilde Almanya’ya varıyoruz. İlk durağımız Augsburg. Yakınlarda bir yerlerde Ezgi de uyanınca kahvaltı yapıp yükün bir kısmını Augsburg’da bırakıyoruz. Sonrasındaysa ikinci yükümüzü sonraki gün bırakacağımız yerin yakınlarında durmak için Augsburg’un kuzeybatısında bir yere gidiyoruz. Hava sıcak, birkaç gündür duş almamışız, Almanya’daki dinlenme tesislerinin duş ve tuvaletleri ise tertemiz. Öğle yemeğimizi yiyip, duşumuzu burada alıp dinlenmek güzel bir fikir.
Tarih 15 Temmuz yani benim doğum günüm. Duştan çıktığımda Ezgi’yi bıraktığım yerde göremedim. Tesisin diğer tarafına baktığımda masada küçük bir pastayla beni bekliyordu. 🙂
Gece Mehmet Emin abi kendi yatağında, Ezgi üst yatakta, ben ise tırın sürücü koltuğunun olduğu kısma uzanıp uyuyoruz. Sabah Nürnberg’e gidip gezmeyi planlıyoruz.
Tır Şoförlerinin ve Almanların Kumar Merakı
Özellikle Almanya’da (ve neredeyse tüm Avrupa’da) dinlenme tesislerinde ve şehrin çoğu yerinde casinolar, oyun makineleri bulunuyor. Şehir içindekilere Almanlar fazlasıyla ilgi gösterse de bu şehirler arası yola koyulanlar tamamen buraya park etmek için gelen, boş vakitlerinde yapacak bir şey bulamayan uzun yol şoförlerini avlamak için. Bir kişi kazanıyorsa en az on kişi kaybediyor. Hem de öyle 5-10 euro değil. Yüzlerce euro parayı bir oturuşta kaybedip ülkesine döndüğünde eve gidecek parası kalmayan tır şoförleri gördük.
E-MAIL Listemize kayıt olursanız, haftalık yazılarımızdan haberdar olabilirsiniz !