İlk İki Gün: İlk Durak Plovdiv (Filibe)

İstanbul’dan Kapıkule’ye

Ezgi’nin yeni örgü saçları 🙂

Plovdiv için yola çıkmamızın önceki günü Ezgi’nin saçlarını Afrika Örgüsü yaptırmaya harcadık. İşimiz geceye doğru bittiğinden dışarıda oyalanıp sabah saat 6’da Kapıkule’ye doğru otostop çekmek için Beylikdüzü metro durağına ulaştık. Tüyap fuar alanının önü, Edirne ve Kapıkule istikametinde otostop çekmek için ideal noktalardan biri. İpsala için de buradan otostop çekilebilir.

Toplam üç araba ve bir tır ile Kapıkule sınır kapısına ulaştık. İkinci bindiğimiz aracın şoförü makine mühendisiymiş. Bulgaristan’a doğru yola çıktığımızı, sonrasında Romanya’ya doğru gitmeyi planladığımızı söyleyince iki gün sonra İtalya’ya Sofya üzerinden gideceğini söyledi. Yol boyu birkaç kez “Keşke bir iki gün sonra karşılaşsaydık, sizle İtalya’ya kadar yolculuk yapardık. Romanya’ya değil de Sofya’ya gidiyor olsaydınız sizi de alır beraber giderdik.” diyip durdu. Yola çıkmadan önce bazı planlarımız olsa da yol boyu değiştirdik ya da değiştirmek zorunda kaldık. Sonunda araç bulmuşken İtalya’ya gitmemizde bir sakınca olmadığını düşünüp “İsterseniz planımızı değiştirip iki gün sonra Sofya’da buluşabiliriz.” dedik.

Ekmekçi abiden aldığımız ekmekleri yiyoruz 🙂

İsmini vermeyeceğim, abi o kadar mutlu oldu ki sanırsınız kırk yıllık dostuyla tekrar buluşacak. Numaralarımızı alıp, eğer iki gün sonra Sofya’da olursak haberleşmek için sözleşip araçtan indik. Yazının devamında veya bir sonraki yazıda nasıl İtalya’ya gidemediğimizi anlatacağız. Sonraki bindiğimiz araç fabrikalara ekmek dağıtan bir kamyondu. Ekmeklerimizi stokladıktan sonra Kapıkule Sınır Kapısı’na doğru yola koyulduk.

Kapıkule Sınır Kapısı

Kapıkule’den Çıkış Vakti

Kapıkule Sınır Kapısı, araç yoğunluğu açısından, eğer Avrupa’ya gitmek istiyorsanız Türkiye’nin en yoğun kullanılan sınır kapılarından biri. Sınırı geçtikten sonraki ülkelerden kaynaklı mı bilmiyorum İpsala Sınır Kapısı’nı, Kapıkule Sınır Kapısı’ndan daha çok seviyoruz. Kapıkule Sınır Kapısı,

  • Temmuz – Ağustos başlarında Türkiye’ye giriş yönünde
  • Ağustos sonlarına doğru Türkiye’den çıkış yönünde

çok sayıda “gurbetçi” tarafından kullanıldığından inanılmaz bir yoğunluğa ev sahipliği yapıyor. Eğer otostop çekmek için buraya geldiyseniz umutlanmanız gereken araçlar bu arabalar değil. Çünkü çoğu araç ağzına kadar insan ve eşya dolu. Ayrıca evlerine dönmeye çalışan insanlar, kendilerini macera oyununda sanıp, bütün tehlikelerin, bölüm sonu canavarlarının kendileri için yollarda bulunduğunu düşünür. Türkçe dahi konuşsanız, “Hemşehrimmiş yolda bir selam vereyim. İki muhabbet etmiş oluruz.” demek yerine sizi o bölüm canavarlarından biri olarak görüp ağızlarını açmaktan korkarlar. Ayrıca Türkiye’yi sadece tatil merkezi olarak gören bu kalabalık, kendi ülkelerinde yapamayacağı şeyleri; mesela etrafa çöplerini saçmak, trafikte hız limitlerini aşmak, kurallara uymamak gibi şeyleri hiç düşünmeden yaparlar. Hepsini suçlamıyoruz ama o sırada bulunanların %80’i bu kafada ne yazık ki ve ülkeye para bıraktıkları için haklı olduklarını düşünüyorlar.

Kapıkule Sınır Kapısı “Gurbetçi” Akını

Eğer bir Avrupa ülkesine gitmek istiyorsanız, Yunanistan dışındaki tüm ülkelere ulaşmanız için gelmeniz gereken yer Kapıkule Sınır Kapısı. Sınıra kadar gelip yürüyerek Türkiye’den çıkış yapıyoruz. Duty Free’den almak istediklerimiz varsa alışverişimizi yapıp Bulgaristan tarafından çıkışımızı yapıyoruz. Eğer tütün kullanıyorsanız buradan stoklamanız lazım çünkü Avrupa’da tütün ve tütün ürünleri çok pahalı.

Kapıkule’den Plovdiv’e

Bizi sınır kapısına kadar getiren tır şoförü, eğer çıkışta denk gelirsek bizi Almanya’ya kadar götürebileceğini söyledi. Bizim ilk durağımız Plovdiv’di. Hem kalacak yerimizi ayarlamıştık hem de çadır ve bazı ihtiyaçlarımızı almak için Plovdiv’de bulunan Decathlon’a uğramamız gerekiyordu. Hava bol güneşli ve 48 derece, biz uykusuzduk.

Tırlar, Bulgaristan tarafına girdikten sonra normal araç yolundan biraz ayrılıyor. O tarafa mı yürüsek, burada araba mı beklesek derken bir çift durdu. Plovdiv’de büyümüş sonrasında Türkiye’ye gelmişler. Şimdi Plovdiv’de bir iş kurmak için sürekli gidip geliyorlar. O sıcağın altında yanarken bir anda Plovdiv’e araç bulmak, kızgın kumlardan serin sulara kavuşmak gibi geldi.

Gece uyumadığımızdan arabada bir süre ister istemez gözlerimiz kapandı. Uyanık olduğumuz vakitte biz planlarımızdan, gezme şeklimizden; onlar kendi hayatlarından ve Bulgaristan’dan bahsettiler.

Plovdiv’e beraber geldiğimiz çift

Couchsurfing’ten, kalacağımız yerden vs. bahsedince ev sahibimizle iletişime geçinceye kadar bir yerlerde oturup bir şeyler içmeyi teklif ettiler. Plovdiv’in merkezinde, en güzel parkın kenarında bir cafeye oturduk. İnternete bağlanıp ev sahibimizden adres ve telefon bilgilerini alıp haritadan baktığımızda evin yanında oturduğumuzu farkettik. Sedat abi, mesajlaşmayla vakit kaybetmemek için numarayı isteyip Dinko’yu aradı ve bulunduğumuz cafeye davet etti. Bu arada Dinko, Plovdiv’deki ev sahibimiz 🙂 .

Plovdiv’de Bir Buçuk Gün

Couchsurfing’ten bulduğumuz odamız 🙂

Plovdiv’e erken saatte gelip evimizin anahtarlarına da erken kavuştuğumuzdan keşfedilecek küçük ve şirin bir şehir için yeterince vaktimiz vardı.

Plovdiv couchsurfing
Evdeki diğer misafirler

Kaldığımız ev biraz dağınık ama Plovdiv’e gelen bir gezgin için hem merkezi, hem de Dinko’nun birkaç gezgine aynı anda ev sahipliği yapmasından ötürü; farklı ve keyifli dostluklar kurabileceğiniz bir yer. Bilmeniz gereken bir şey daha : Çoğu hostelde bu kadar sıcak bir arkadaş ortamı bulamazsınız 🙂

Dinko ve diğer misafirler

Eşyalarımızı bırakıp Plovdiv’i keşfetmeye çıkabiliriz artık.

Yedi Tepe Plovdiv (Filibe) : Görülecek, Gezilecek Yerler

Evden çıktığımızda hemen kendimizi parka atıyoruz. Çoğu Doğu Avrupa şehri gibi Plovdiv’de de şehrin her tarafında şehrin gürültüsünden kaçabileceğiniz büyük parklar bulunuyor. Türkiye’den çıktığınızda bu kadar güzel parklara şaşırıyorsunuz. Ekonomilerinin, alım gücünün daha kötü olduğu iddia edilen Doğu Avrupa Ülkeleri’nde parklar, kurallar, yaşam biçimleri, trafik ve hayat düzeni insanların hayattan keyif almaları üzerine kurulmuş ve düzenlenmiş. Belki de Sovyetlerin bu ülkelere bıraktığı en olumlu şey bu.

Tsar Simeon Parkı

Parktan çıkıp yolumuza devam ettiğimizde bizim İstiklal Caddesi’ne benzeyen bir caddeye ulaşıyoruz. Pazar günü olmasından ötürü gündüz vakti caddeler boş, dükkanlar kapalı.

Roma Stadyumu

Şehrin gece hayatının hareketli olduğunu biliyoruz fakat gündüz bu kadar boş kalan sokakların nasıl dolacağına anlam veremiyoruz.

Knyaz Alexander Caddesi

Sokaklar böylesine boşken şehirde kaybolmak çok zevkli. Fırsatımız olsa her şehri pazar günü, gündüzleri gezmeye çalışırız. 🙂 Plovdiv’de Lilly isimli kozmetik markette ürünler Türkiye fiyatlarının yarı fiyatına.

Ezgi Türkiye’de bulamadığı ruju burada yarı fiyatına bulunca iki tane aldı. Yolculuk boyunca yanımızda taşıyabileceğimiz, sıcaklığın sıkıntı olmayacağı ürünler olsa tüm çantayı boşaltır, buradan alışveriş yapardı sanırım. 🙂

Kızlar burası Gratis’ten Watsons’tan bile ucuz 🙂

Caddeyi Meriç Nehri’ne doğru yürümeye devam ettiğimizde şehrin içinde kalan bir antik şehir kalıntısı, bir camii ve kiliseler, şapeller, tarihi binalar görüyoruz.

Antik Kalıntılar

Eğer nehri seyretmek istiyorsanız burada iki köprü var: Bir tanesi çarşı haline getirilmiş ve nehri göremediğimiz yaya trafiğine açık, seyre kapalı köprü, diğeri ise nehri seyretmek için yaya ve araç trafiğine açık diğer köprü.

Açık Köprü
Çarşı haline getirilmiş kapalı köprü

Burada biraz yürüyüp aynı caddeyi geriye doğru yürürken açlığımız iyice artmaya başlıyor. Pazar günü olması sebebiyle sadece birkaç dönerci açık caddede. Bir tane de büyük bir restoran var fakat kaliteli yemekleri olmasına karşın menüsü vermek istemediğimiz bir fiyat skalasına sahip. 🙂

Plovdiv’deki Türk Dönercinin Kurnazlık Yapmaya Çalışması

Yemek vakti 🙂

Plovdiv tabelalarında çoğu şey doğal olarak Bulgarca ve Kiril alfabesiyle yazılıyor. Türkiye’den gelen turistleri kandırmak için güzel fırsat. Dönercilerden birine yaklaşıp “mini” döner istedik. Bulgarca bilmesek de Kiril alfabesini okuyabildiğimizden fiyat listesini çözebildik. Döneri isterken tipinden Türk olduğunu anladığımız dönerciyle Türkçe muhabbet ederken bize büyük boy döner yapıp içecekle birlikte 15 leva istedi. 10 levayı uzatıp para üstü bekledik anlamazlıktan gelip ama Türkçe bildiğimizi anladı ya 5 leva daha koparacaktı. Yanımda başka para olmadığını anlayınca 5 levayı da paranız olduğunda verirsiniz deyip gönderdi bizi. Çoğu turistik şehirde olduğu gibi Plovdiv’de de Turist olduğunuzun farkedildiği çoğu lokantada bu durumu yaşayacaksınız, olabildiğinizce baskın davranmaya çalışın. 🙂

Karnımızı doyurduktan sonra şehrin birkaç tepesine daha çıkıp turladık. Plovdiv’in akşam kalabalığını, hava kararınca şehrin nasıl hareketlendiğini de görüp eve döndük.

Meydan
Plovdiv 2019
Plovdiv 2019 Avrupa Kültür Başkenti

Antik Roma Kalıntısı
Tatlıcı 🙂
Plovdiv dondurma
Plovdiv’de çok güzel dondurmalar ve taze külahlar var
Son Yazılarımızdan Haberdar Ol!

E-MAIL Listemize kayıt olursanız, haftalık yazılarımızdan haberdar olabilirsiniz !

Bir Cevap Yazın